Bilgi:
Lunar.az Informasiya Portali...

  • Şənbə   19 dekabr 2020   23:20:12  
Gitmekte, kalmakta cesaret ister. Ama sen korkak ol.. Hiç gitme ..Gideme.

Gitmekte, kalmakta cesaret ister. Ama sen korkak ol.. Hiç gitme ..Gideme.

Gitmekte, kalmakta cesaret ister. Ama sen korkak ol.. Hiç gitme ..Gideme.



Gölgen şahidimdir yazdığım bu son mektubuma… Kaçıncı son bilemiyorum, her yeni sonda geldiğin ilk günü unuttum. Mutluluk, bir varmış bir yokmuş masalının çevrilmiş ve okunmadan geçilmiş sayfalarında kaldı. Adın bile yalandı…

Çık git hayatımdan desem, var olmadın ki gidesin! Gölgene, hayaline ve sessizliğe adanmıştı satırlar… Yüreğinin kafesine konup da uçmaz olaydım! Uçamasaydım başka diyarlara son nefesimi fersah fersah aradığım yüreğinde vermiş olsaydım…
Ağlamıyorum ne olur senden bilme her şeyi, sen öğretmedin ki bana her gece sensizliğe kadeh kaldırmanın şerefsizliğini!
Ne olur senden bilme gözlerimden kadehime boşalan nemleri… Hıçkırıklarımı da senden bilme hem ben ağlamıyorum onlar gözlerimin yağmurları bu yaz kuraklık olmasın, kurak geçmesin diye…
Kızgın değilim sevgilim, biliyorum sen böyle mutlusun. Gölgeni şahit yazıyorum namlusu bende duran aşkıma şimdi vurduklarıma say son nefesimin ömür tablosunda aşkımın girdabına say sensiz yaşanan her bir günü..
Ömrüm… Bu kelimenin hakkını verebilseydin hakkım helâldi… Boş ver, şimdi de haksız değilsin. Ezberledim sözlerin olmadan yaşamayı böylesi de ölüm değil ki! Mübalağa koktu sensizliğin her bir yanı… Buyur benden sana kocaman bir armağan!

Mektubumun son satırlarında ‘SENİ SEVİYORUM’ sığmaz ki şu kadarcık zamana…
Sağ ol arkadaş! Harcadığım zamanların bedelini iyi ödettin bana…
Hazin düşer yokluğunun cevheri, sanırsın ki en büyük yetenek! Ne büyük mazeret dön desem diyemem önce sevilmek gerek… Gölgenin nefesi kesilmeden iki büklüm duruşuna benden kıyak bir armağan olsun boşa giden satırlarım…
Oldu mu canım? Olmaz olur mu hiç? Haydi, kapatalım sayfayı başa dönmek de olmasın yalayıp yutmayalım gerçekleşmemiş aşk rüzgârımızı… O bize doğru hiç esmedi, rüzgârın alası sendin.
Savruldun bir yerlere, bir daha seni yüreğimden başka bir yerde göremedim. Böyle kelek yapılmazdı be canım… Can fedadır diyor sana, senden sonra yarım kalan aklım…
Deli olmasaydım sensiz kalmazdım. Sensiz kalmayı göze almasaydım deli olmazdım!..

O sıradan kurulan cümleler gibi değil.
ben seni, başka bir alfabeyle seviyorum.
git dediğimde gidemeyişini
arkamdan bakarken üzülüşünü seviyorum.
biz bize yeteriz, bizi seviyorum..


Yalnız ve tedirgindir. Kafasını meşgul eden bir şeyler vardır daima. Her zaman eşikte yani ne bu tarafta ne öbür tarafta olduğu için katmerlenir ızdırabı. Uzun uzun konuşmalar hoşuna gitmez. Zira her insan onu anlamayacaktır. Kendisiyle kavga ederek kendisini caddelere, bulvarlara, pasajlara atar. Telaş içinde koşuşturan insanları, onların zamanın peşinden koşuşlarını alaycı bir bakışla seyreder. Her şeyi uzaktan yaşlı gözlerle seyretmek, onun için yapa bileceği dünyadaki en güzel iştir.

Çok özlüyorum. Ama geri istemiyorum.
Hayatımda yaşayacağım en boktan his ise bu, alın bunu benden ne olur. Hâla deliler gibi sevip zerre güvenmediğim adamı söküp alın içimden, ne olur..

Kötüsün adam..
Baba olsan..
Küçücük kızını tek başına bırakıp gide bilecek kadar kötüsün..

Sonu pis olsada bir şeyleri yaşamış olmaq heç yaşamamaqdan daha yaxşıdır..
Heyat çox qısadı.
Ve sabah ne olacağı belli deyil..
Qısası üzülecem deye sevmekden..
Sevecem deye üzülmekden qorxmayın..
Hisslerinizden qaçmıyın..
Bu qeder ..

Bana çaresizliklerini anlat çocuk..
umutsuzluklarını,
boşluklarını,
boşluklarla boşlukları doldurmanı,
karanlığı
ışıksız kalmayı
kendini yakıp aydınlanmayı,
bana güneşi anlat,
mevsim şartlarının getirilerini,
bir insanı sevmenin götürülerini,
umut etmeyi,
umudun piç kalışını,
bağışlamayı,
bağışlamamayıda anlat çocuk.
bana kabullenmeyi
kabullenmenin kalbinde yaptığı sancıyı
vurulmayı
bana kendini menzilin önüne atmayı anlat
düştüğün çukuru
düştüğün çukura teslim olmayı
melodileri, sesleri
bir şarkıyı sesine ilmek ilmek işlemeyi
yaralarını, sancılarını, acılarını
bana hikayeni anlat çocuk
gülerken kalabalık olmayı
ağlarken piç gibi kalmayı
teslimiyetini
bana dilinde prangaya dönüşmüş kelimelerini anlat
gizlediğin hüznünü
sakladığın huzrunu
evine dönememeyi
bana ev duygusunu anlat

bana kimsesizliğini anlat çocuk,
sesindeki kırgınlıktan öpüyorum..

Benim onu sevmemin nasıl bir mücize olduğunu bilmiyor.
Belki de sıradan ve vasıfsız bir şey gibi görüyor bunu.
O da haklı. Neredeyse tanıyan herkes sevmiş onu.
Farklı boyutlarda elbet. Ama bir şekilde sevmiş. Zaten onu birazcık tanıyan birinin kayıtsız kalması, sıradan biri gibi davranması mümkün değil.
Fakat ben ne yapabilirim? Anlatamıyorum.
Anlatamamamın sıkıntısı içimdeki telaşı kat be kat artırıyor..
"Seni en çok ben seviyorum" desem, en başka ben seviyorum ve en başta herkesten çok, en çok, en.. Ne en?
Içimden geçenleri bilse koşup boynuma sarılır.
Oysa sadece anlatabildiğim kadarını biliyor.
Anlatabildiğim kadarını.. Anlatabildiğim kadarıyla ne yapılabilir?
Birer çay içile bilir belki..

Dur dur...
Sakın konuşma.
sesim kaçmış sesine. sarhoşum biraz. ağlamaklıyım.
otobüse yetişemedim biliyorum.
hayatımda çoğu şeye yetişemedim onu da biliyorum ama sakın konuşup vurma yüzüme.
bak hem hala güzel kalan yaralar da vardır diyerek çaldığım kapını suratıma kapatmana bile saygı duydum.
sırtımda fazladan bıçak var, çek birini.
illa açacaksak yaraları dur biraz.
kanımda fazlasıyla alkol var.
fazlasıyla anı da. ama sırtımda vurulunca ölmüyorum işte sakat kalıyorum lütfen biraz anla.
dur biraz. oradan değil.
Kalbimden..














L.P13 от 13 oktyabr 2016 00:31
'- Buyurun serh bildirin.)
Sadiqov от 13 oktyabr 2016 01:14
Gozel sozlerdi elerine saliq
--------------------
İnformasiya
Qonağ qrupunda olanlar istifadəçilər bu Xəbəra şərh əlavə edə bilməz.
Sponsorlu Bağlantılar
  • ÇOK OXUNAN
  • YENİ